Bir garip sessizlik bendeki; hem geçmişin yükü hem de gelecekle ilgili belirsizliklerden ibaret bu içe kapanıklık. Başka bir yaşamın kucağında olmakla ilintili içinde olduğum kördüğüm zamanlar.
Sen anlayamazsın okuyucu bunu! Bende seni anlayamam. Bu yüzden ayrıyız konuşmuyoruz ve bu yüzden kaldırımda yürürken yüzüne bakmaktan çekiniyorum. Hem utanıyorum senden hem utanıyorsun benden. Ama yalnızken beni tanımak istemelerinle meşgul aklın ve yalnızken seni tanımakla meşgul aklım. Belki yazmam bundandır; buluşabileceğimiz ortak bir çizgide göz göze gelmek. Sonra ruhunun dehlizlerinde kaybolmak. Kaybolurken dünyayı unutmak ve bildiğim tüm değerleri yere atmak. Çünkü kafamı dağıtmam lazım; detaylara inmeden sarhoş olmaya sevişmeye konuşmaya ve kendime yabancılaşmaya ihtiyacım var.
Toplum mu? İlgilendirmiyor artık beni. Hafiften kalbim yorgunluk belirtisi verirken düşünmeye bile mecalim yok. Bu yüzden insan olmaktan kendimi ihraç ediyorum. Yeryüzünden silinirken beni bir tek kimsenin bile iyi anmasıyla ilgili beklentilerimde yok. Burdayım ve hayat şimdi akıyorsa... Şimdiye uzanacak bedenler arıyorum; coşkulu ve samimi.