Haçlı Seferleri temelde güçlü askeri değerler sistemine dayalı ve inançları uğrunda son derece coşkulu göreceli olarak yeni ihtida etmiş iki millet olan Franklarla Türkler arasındaki bir çatışmaydı. Türkler Sünni olduğu için Sünniliğin Şiilik üzerindeki galibiyeti İslami karşı seferlerin kaçınılmaz yan etkilerinden biriydi. Şia ne kadar çok Sünni Türk askeri gücüne bel bağladıysa itikadi zeminden o kadar çekilmek zorunda kaldı.
İtikadi siyasi ve pratik sebeplerden ötürü Şiiliğin iki kolu muzaffer Sünnilik karşısında farklı tepkiler verdiler. Haçlı Seferlerinin baskısıyla İmami Şia yükselmekte olan Sünni/Türk gücüyle beraber bir vahdet hissi geliştirdi. İsmaili Şia (Fatımiler ve Nizariler) ise Sünni egemenliğine karşı daha dirençlilerdi fakat kaçınılmaz sonu kabullenmek zorunda kaldılar.
İslam Frank saldırılarına karşı hayatta kalmayı başardı fakat bu derin bazı yerde ise gizli yaralar olmadan gerçekleşmedi. Kendi içerisindeki coşkun bir siyasi vahdet ve itikadi birlik arayışı sırasında karşı seferler İslam'ın bazı kültürel dinamiklerinin ve çeşitliliğinin kaybına yol açtı ve ayırıcı hafızalarla toplumsal çatışmalara zemin hazırladı. Fakat bugün Haçlı Seferlerine dair çatışan Sünni ve Şii hafızaları ortaçağ anlatılarının ve bakış açılarının bir yansıması olmaktan çok İran Devrimi sonrası dönemindeki mezhepçi kültürün bir ürünüdür.