"Geçenlerde rüyama girdi Sadullah. Başından kanlar akıyordu odanın içine. 'Sado niye böyle yaptın niye kıydın kendine?'dedim. Başını suçlu suçlu önüne eğdi bir cevap vermedi bana. 'Seni cennete mi aldılar yoksa cehenneme mi attılar?' dedim. 'Daha mahkemem tamamlanmadı öylece gökyüzünde bekliyorum şimdilik' dedi. 'O zaman yakından görmüşsündür; söyle ay kışlık kavun mudur yoksa gümüş tepsi mi? dedim. 'Ne o ne de öbürü; ay aslında camdandır' dedi."
Zeri'nin pek çok Anadolu kadınından çok da farklı olmayan hikâyesi Muş'ta geçiyor. Fakat bu sıradan başlayan hikâyede trajik yazgısına nasıl karşı çıktığını görüyoruz onun ve Zeri'nin kaderini takip ederken taşraya ve köy yaşamında dair bilmediğimiz pek çok detay da öğreniyoruz; mesela umutların tükendiği yerde batıl olan da bilimsel olan kadar makbuldür ve "ay aslında camdandır".