Bizler bir gecede cahil bırakılmış sistematik ve planlı bir gayret ile ecdadı ve Kur'anıyla arasındaki bağlar kopartılmaya çalışılmış bir millete mensubuz. Elli sene önce kullanılan dil bugün kullanılan dil arasındaki feci seviye kaybına bakarak şunu fark etmemiz gerekiyor: Dilimizi koruma ve kollama gayretine girmeye mecburuz. Bir yerde durmak bir dayanak noktası bulmak ve "bu noktadan geriye düşmememiz gerekiyor" demek zorundayız. Bunun için de önce dilimize ne yapıldığını anlamamız gerekiyor. Dilimize yapılan bellidir. Türkçemizin İslam'la Kur'an'la irtibatı kopartılmaya çalışılıyor.
Dilimizi muhafaza etmek onunla Kur'an arasındaki tam bin senedir dokunmuş o rabıtayı korumak istiyorsak yapacağımız sabit bir noktada direnmektir. O sabit nokta ise Kur'anımızdır. Kur'an kelimelerini yaşadığımız yaşattığımız müdafaa ettiğimiz öğretip öğrendiğimiz müddetçe dilimizi muhafaza etmiş olacağız. Dilimizi muhafaza edersek kendimizi muhafaza edeceğiz. İddiamızı rüyamızı derdimizi nereden gelip nereye gittiğimizi başkalarından öğrenmek zorunda kalmayacağız. Kur'anımız sadece hayatımız için değil dilimiz için de yapışıp ayrılığa düşmediğimiz sarılıp kurtulduğumuz sağlam bir ip olacak.
Ey Kur'anını seven diline itina gösteren ve bu ikisinin arasındaki irtibatı gören ve anlayan kardeşim! Yapılanlar canını mı sıkıyor oturup kalmak gücüne mi gidiyor? Dildeki tahribata karşı bir şeyler mi yapmak istiyorsun? Dedenle kitabınla aranı açmak isteyenlere "dur" demeye ne dersin? Yapacağın çok basit bir şey var. Sana 365 Kur'an kelimesi veriyoruz. Bugünden tezi yok her gün bir kelimeyi öğren. Bir senenin sonunda gönlün ve zihnin Kur'an kelimeleri ile şenlendiğinde sen Kur'an'la irtibat noktasında çok farklı bir yerde olacaksın. Bu yer Rabbimizin milletimizin ve ecdadımızın sevdiği istediği beğendiği ve fakat dil uydurukçularının hiç arzu etmediği bir yer olacak bundan hiç şüphen olmasın.