Çocukluğumdan pek fazla birşey hatırlamıyorum ben. Onüç yaşımda nişanlandım onaltı yaşımda evlendim. Öyle ki; ben hep evliydim sanki. Gözümü açtığımda evliydim. "Aşk dedikleri güzel birşey olmalı. Dizilerde seyrettiğim gibi insanı çıldırtan... Hani başımı kaldırıp yıldızlara baktığımda hissettiğim duygu var ya; öyle bir şey olmalı... Kalp çarpıntısı!
Aşk dedikleri güzel bir şey olsa gerek... Belki de sadece film karakterlerinin yaşadığı... Gerçekte hiç olmayan ama herkesin olduğunu sandığı..."
Ben Orkun. Yaşım ondokuz. Uzun yıllardan beri aynı yaştayım.
Unutuldum mazide unutuldum hecelerde. Üzgün değilim.
Tek kaygım yarım kalan şiirlerim...
Ben ölüyüm üzülemem
Ağlamak istesem ağlayamam
Gözyaşlarım donuk...
Gülmek istesem gülemem
Gülüşlerim kırık
Ve şiir yazamam artık
Sözlerim ürkek
Nasıl özledim bir bilseniz...
Yeniden doğsam
Sevincinde üzüntüsünde hayatın
Hep elini tutarım
Sevginin aşkın...
Unutuldum mazide unutuldum hecelerde...
Üzgün değilim
Ben ölüyüm ne haddime
Kırgınım soluk alışlara
Yemek yemeye...
Ben ölüyüm ne haddime
Dargınım ölüme...
"Orkun'cuğum biliyor musun okudum" diyorum düşünmeden.
"Neyi anne ?"
"Ana kitabını. Hem de üç defa."
Orkun hiç şaşırmışa benzemiyordu. "Okuyacağını biliyordum."
"Ben hiç Pelage'ye benzemiyorum. Onun kadar cesur olmak isterdim.
Onun gibi savaşabilseydim keşke. Senin için... "
"Bence sen de çok cesursun."
Oğlumun yüzünde hep aynı öpülesi gülümseme.