"Korku Tanrısı Phobos sıkılmıştı. Savaşlar da eskisi gibi değildi ki artık. Şimdilerde bir düğmeye basmakla her şey bir anda olup bitiyordu patlatan ile patlayana düşünecek vakit kalmıyordu. Korku Tanrısı daha renkli olduğunu düşündüğü bir alan yaratmıştı kendine. Phobos şöyle derin bir soluk alıp doğruldu. Aşağı sıradan insanların meskenlerinde ateş gözleriyle göz gezdirdi eline korkulardan birini aldı ve fırlattı..."Kime denk gelirse artık..." diye fısıldadı ve korkunç dişlerini göstererek gülmeye başladı..."
Korku Tanrısı Phobos insanların yüreklerine bu duyguyu saçmayı amaçlarken korkuların sayısının bir gün beş yüz otuzu bulacağına hesaplamamıştı belki.
Alev İnan bu kitabında modern çağ arazlarıyla paralel giden korkuları ilginç ve düşündürücü on üç öykü ekseninde zaman zaman mizahi bir anlatımla dile getiriyor.
Öykülerin baş kahramanları kimi zaman aşktan yalnızlıktan kimi zaman evlilikten ölümden bazen ilahi adaletten cehaletten güzelliğini yitirmekten ve hatta korkusuzluktan korkuyor.
Perran EmreYaşar Rana Selçuk ve Varol hepsinin öyküsü farklı ama hepsinin dehşeti aynı...
Lakin biz baştan alalım her şeyin başladığı noktadan; Bir çocuğun karanlık korkusundan...