Birinci Dünya Savaşı'nda Rusların Erzurum'u işgaliyle sonuçlanan; 109.274 askerin şehit düştüğü Sarıkamış Harekâtının yaşandığı günler... Doğu Anadolu Bölgesi belirsizliğin ve karmaşanın içine düşmüştür.
"Yollarda güçlükle ilerleyen yüklü kervanlarla karşılaştılar; tepeleme eşya yüklenmiş eski püskü at arabaları takırdaya tukurdaya eğile büküle geçti yanlarından. İnsanlar başlarını omuzlarının arasına kıstırıp tepelerine yağan havan topunun gümbürtüsünde göç yollarına düşmüştü. Yıkık dökük köylerden geçerken köyün çocukları bir süre kervanın peşine takılıp koşuyor olup biteni bir oyun gibi algılayıp göç kervanlarını yolcu ediyorlardı. Dönen çıkrıkların sesleri duyuluyordu uzaklardan. Ufku bölen dağların arkasında top sesleri gümbürdüyor yer yer kesif dumanlar yükseliyordu. Yol boyunca Rus topçusunun yarattığı tahribata tanık oldular. Yakılıp yıkılan köylerden geçtiler yollarda parçalanmış yanmış cesetlere hayvan leşlerine rastladılar."


Ölüm Yolculuğu Erzurum'un işgaliyle yollara düşen Kürt köylülerinin Ermeni tehcirinin yaşandığı günlerde vahşi doğada ıssızlığın ve ölümün kol gezdiği ağır kış koşullarının sürdüğü günlerde verdiği amansız mücadeleyi anlatıyor. Ali Rıza Çavuş da Sarıkamış faciasından mucize eseri kurtulmuş 2.500 askerden birisidir. Bu hayatta kalma mücadelesinde onunla birlikte Şemsi Ağa ve köylülerinin açlık ve ölümle gerilimli ilişkisine tanık oluyoruz. Roman hayatta kalma hikâyesi üzerine kurulmuş olup; aynı zamanda savaşın sıradan insanların üzerinde bıraktığı izleri ve hayatta kalma içgüdüsüyle insanı insan yapan değerlerin çatışmasını dramatik biçimde anlatıyor.