Özlemişim... Evim evimiz ev...
İtiraf et sen de özlemişsin ölesiye. (Bir ölü 'ölesiye' özler mi?)
Özlemişim...
Özlemiş...
Özle...
Öz...
Bilincimin bulanmasıyla buharlaşan tüm gerçekyaşamsal görünümler yeniden çevremde oluşmaya başladı birer ikişer: insanlar otomobiller otobüsler dumanlar kuşlar trafik...
Her şey yeniden gerçekliğe döndü.
Hüzün gibi... Gerçek hüzün. (Ya da hüznün gerçekliği.)
Kalbi sızlatan mideyi buran boğazı düğümleyen hüzün.
Aklımda hep çocukluk anılarımla özdeşleşen bu ev... Ne garip! İçimi yakan bir çaresizlik duygusu bir yenilmişlik... Beni çağırıyor hâlâ aynı mekân "bak ben buradayım çık yukarı" diyor.