Cırcır böceği ve nane kokusu vardı. Ses ve koku birbirine karışıp helezonlar çizdikçe o yaşlı iskemlesinin bir ayağını kırma isteğiyle hızlı hızlı bir ileri bir geri sallandı. Dışarıda gözleri nokta nokta beyaza kesen bir kar... İçeride ise buruşuk eller ve yüzle hayat sandığı sandalyesine sıkıca yapışmış bir kadın. Beden ölmeye meylederse bellek bütün anı perdelerini sıyırırmış bir bir. Her kar tanesi camı delip elindeki fotoğrafa kondu ve resimdekilerin gözünden süzülen yaş oluverdi birdenbire. Ne mutlu bir resim! Yemyeşil bir bahçede kadın ve adam... Bir de cırcır böceği ve nane kokusu... Ne kadar da gençlermiş. Kadın şaşırdı ellerindeki çizgilere bakıp. Mırıldandı kendi kendine: 'Meğer ne güçmüş bir yaşam boyu ölmek."
"Çok hoş bir öykü zevkle okudum..."
-Hasan Ali Toptaş