Cesur'un hayat hikayesini torunuma ilk defa o sabah anlattım. Öylesine büyük bir mutlulukla öylesine büyük bir heyecanla dinledi ki beni öykü bu nedenle uzadıkça uzadı. idil küçük serçenin macerasının hiç bitmemesini istiyordu. Bana "Cesur'un başından geçenler kitap olsun!" dedi. Bahçemizde artık her gün onun yolunu gözler olmuştu ... Her serçeye sesleniyordu: "Gel Cesur! Yemeğin hazır." diyordu sevgi dolu bir sesle. Serçelerle beraber söyler olmuştu şarkılarını ... Cesur hayatına girivermişti!
Bu uzun öyküyü onun isteğine uyarak kaleme aldım. İdil için Mehmet için Doruk için ... Siz tüm sevgili çocuklar için.