Hep bu ruh kelimesini yani en şümûlü ve en müphem mânâsıyla benliğimi ifade eden kelimeyi kullanmışım. Akıl zihin hâfıza vicdan gönül duygu hissiyât hep ruh mefhumunda dahil münderic ve mazmun tabirât-ı mârufe ve râciyeden olduğu halde lâlettayin ve gelişigüzel birini diğerinin yerinde kullanmamışımdır. Misal "Gözlerin" de:
Rûhumda gizli bir emel mi arar
Gözlerime bakıp dalan gözlerin:
Aklıma gelmedik bilmece sorar
Beni hulyâlraka salan gözlerin!
Gizli emeller benliğimizin kim bilir ne mübhem ne karanlık derinliklerinde doğar? Benliğimizin bütün bu karanlık enginliği ve tekmil mübhemâtı ile beraber hepsini şâmil olan şahsiyeti ruhtur. Burada bu tabir pek yerinde kullanılmıştır.