Kimilerine göre "saltanat" zebercet kakmalı altın tahtlar elmas taşlı ışıltılı taçlar samur kürkler murassa kılıçlar yedi cihana hükmetme üç deryaya söz geçirmeler mânâsını taşımaktadır. Oysa Osmanlı hanedan mensupları için saltanata talip olma çoğu zaman yağlı kementler dilsiz cellatlar kafes ardında kalma her an ölümle burun buruna yaşama tahttan indirilmeler zindanlar sürgünler isyanlar anlamındadır.
Zannedilenin aksine hanedan sahiplerinin nasibine çoğu kez acı gülüşler nizam-ı alem uğruna can verişler düşmüştür. Bütün bunların ötesine erişip padişahlık elbisesini kuşanan ise peşinen ince bir yürek sızısını da kabullenmiştir.
Yürek sızısı ince ince saltanat mensuplarının sol yanında her zaman sızım sızım sızlamış halkın ferahı adına en büyük bedeli hep ödeyen Osmanoğulları olmuştur. Hakkın huzurunda hesap verme düşüncesiyle zerre miktar haksızlık etmekten tir tir titreyen Osmanoğulları aldıkları sorumluluk altında iki büklüm hale gelmişlerdir...