O kadar torpilliydim ki kontenjan olan sınıfların öğrenci listeleri önüme çıkarılmış yapacağım kritik seçim öncesi inceleyebileceğim söylenmişti. Bir iki elemenin ardından elimdeki son iki listeden birinde "Orkun" ismine takıldım. Ortaokulda samimi olduğum gerek futbola düşkünlüğü gerek bir derste en arka sıraya geçip yanında getirdiği erotik dergiye bakarken hocaya yakalanıp umursamayacak kadar renkli bir şahsiyet olması bu sınıfa sıcak bakmamı sağladı. Kalan isimleri gözden geçirdiğimde bir kaç iyi top oynayanı daha fark ettim. Gözümde rakiplerimizi alt edeceğimiz sınıf maçları ilk günden zorlanmadan kurabileceğim arkadaşlıklar canlandı. Müdür muavini Aysun hocaya döndüm ve "9-i" dedim.
9-i sınıfında futbol vardı muhabbet vardı arkadaşlık vardı samimiyet küfür eşek şakası maç muhabbeti vardı... Olmayan tek şey ise güzel kızlardı. İlk görüşte içimde ürperti kalbimde kıpırtı kanımda kaynama yaratan tek bir dişi bile yoktu bu çorak arazide. Süleyman Demirel Lisesi olimpiyat oyunlarıysa 9-i sınıfı güreş takımıydı. Süleyman Demirel lisesi süper marketse 9-i sınıfı oto aksesuarlarının çıranın mangal kömürünün olduğu reyondu. Süleyman Demirel Lisesi dini vecibeyse 9-i sınıfı adeta bir Cuma bir Bayram namazıydı...
Gönlümün karşı cinse ilgi duyduğu delice çarptığı pırpır ettiği dönemlerde bu iç karartıcı ortam daha ilk dersten zamanı çekilmez kılmıştı bile. O teneffüs zili kulağıma bir şeyler fısıldar gibiydi; "Hadi dışarı çık ve biraz nefes al..." Fark ettim ki yaşamak için nefes alsam yeterdi nefes aldım yetti..
Sonrasında çok kadınla acıyla sorunla tuhaf olaylarla garip insanlarla tanıştım. Hatta bir gün... Ama dur dur böyle ayaküstü olmaz. Kapakta kaldınız içeri buyurun.