Suçların önlenmesi mağduriyetin oluşmaması ve mağduriyet sonrası yapılması gerekenler ülkemizin gündeminde önemli bir yere sahiptir. Bu kapsamda tüm toplumlarda suçların önlenmesine yönelik alınması gereken adli önlemler ve uygulamalar hakkında uzlaşmanın sağlanması oldukça zor. İstanbul'a yerleştirilen kapalı devre kamera sayısı Londra'ya yerleştirilen kamera sayısıyla yarıştırılmaktadır. Artık mağazalarda alınacak kıyafetlerin giyilip denendiği odalara umuma açık tuvaletlere kapalı devre güvenlik kameralarının konulup konulmayacağı hakkında tartışmalar yapılmaktadır. Foucault bu durumu toplumların gözetim toplumu haline gelmesi olarak değerlendirmektedir.
Geleneksel devlet kurumlarının başında gelen ceza adalet sisteminde de değişimler yaşanmaktadır. Ceza adalet sisteminin ilk temsilcileri olması dolayısıyla polislerin mağdurlara yönelik tutumları yaşamsal önem taşımaktadır. Polise başvuran mağdurlar hemen sonuç beklemekte polisler ise suçun bir an önce aydınlatılabilmesi ve diğer mesleki kaygılar nedeniyle mağdurların yardımını istemektedir. Bu nedenle polis ile mağdurların öncelikleri her zaman aynı olmayabilir. Mağdur ile polis arasındaki sorunların kaynağında her iki tarafın birbirlerini anlamamaları veya taraflar arası çıkar çatışmasının olması yatmaktadır.
Mağduriyet ile güvenlik ilişkisi sadece vatandaş ile kamu görevlileri arasında gerçekleşmez. Güvenliğin sağlanması devlet kurumları özel şirketler ve müşterilerden oluşan bir ilişkiler sistemi haline geldi. Bu ilişkilerden kaynaklanan sorunları Mills (1959) özel dertler kamusal sorunlar (private troubles public issues) olarak adlandırmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi güvenlik; vatandaş devlet ve pazar üçgeninde sektörleşmiştir. Nerede hangi ulusa dine ve etnik kimliğe sahip olursanız olun yanınızda bir bomba patlayabilir çalıştığınız yerde iş kazası meydana gelebilir veya aklınıza gelmeyen bir mağduriyet şekliyle karşı karşıya gelebilirsiniz. Mağduriyetin olmadığı bir çevre oluşturulması olanaksızdır. Bu nedenle modern toplumlar mağdur olma korkusuyla yaşamaya alışmak zorundadır.
Bu çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde mağduriyet türleri ele alınmaktadır. İkinci bölümde mağduriyet ve ceza adalet sistemi tartışılmaktadır. Son bölümde ise mağduriyetin uluslar arası boyutu ele alınmaktadır.