"Senin durumun iyi Deborah..." diyordu karısına. "Yalnız arkanda bir oğul bırakmaman çok yazık ölüm duanı ben yapmak zorundayım ben de yakında öleceğim ve arkamızdan kimse ağlamayacak. İki küçük toz tanesi gibi rüzgârda savrulacağız. İki küçük parlaklık gibi yok olacağız. Ben çocuk yaptım senin kucağın bunları doğurdu ölüm onları aldı. Yaşantın yokluk içinde ve anlamsız geçti. Gençlik yıllarında etinden yararlandım yaşlılıkta ise seni hor gördüm. Belki günahımız buydu. Sevginin sıcaklığı içimizde olmadığı aksine alışkanlığın soğukluğu olduğu için... Çevremizdeki her şey öldü kurudu ve çürüdü. Senin durumun iyi Deborah... Tanrı sana acıdı. Sen bir ölüsün ve gömülüsün. Tanrı bana acımıyor. Zira ben bir ölüyüm ancak yaşıyorum. Tanrı ne yaptığını iyi bilir. Eğer yapabilirsen beni canlıların kitabından silmesi için dua et."