Modern ceza hukuku suçun oluşabilmesi için failin sadece kanunda belirtilen fiili işlemesini değil suça etki eden nedenleri ve kişinin davranışlarının yegâne kaynağı olan insan ruhunu da dikkate alır. Aksinin kabulü toplum içerisinde yaşayan diğer insanlarla sürekli etkileşim içerisinde bulunan aynı zamanda psikolojik bir yönü de olan insanı dış etkenlerden hiç etkilenmeyen bir varlık olarak kabul etmek manevi ve psikolojik yönünü tamamen inkâr etmek anlamına gelecektir.
Ceza hukukunun insan psikolojisine verdiği önemin sonucu olarak dıştan gelen bir etkinin kişiyi sürüklediği ruhsal duruma hukuken değer verilmesi sonucu haksız tahrik altında suç işleyen failin cezası indirilmektedir. İşte -haksız tahrik- ceza hukukunda bu felsefi anlayışın kurumsal kimliğe bürünmüş en önemli şekillerinden birisidir.
Yeni Türk Ceza Kanunumuzda da eski kanunumuzda olduğu gibi genel hükümler içerisinde düzenleme alanı bulan haksız tahrik kurumu cezanın kişiselleştirilmesinde ve suçlunun kişiliğine uydurulmasında önemli araçlardan birisidir. Genel bir hafifletici sebep olan haksız tahrik haksız bir fiilin neden olduğu hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen failin cezasının kanunda belirtilen oranlar dâhilinde indirilmesidir.
Bu çalışmamızın amacı uygulamada çok sık karşılaşılan ağır tahrik-hafif tahrik ayrımının kaldırılması ve indirim oranlarının artırılması ile daha da önem kazanan haksız tahrik kurumunu eski ve yeni düzenlemeleri ile kıyaslamak ve Yargıtay içtihatlarından da yararlanmak suretiyle açıklayıp net olarak ortaya koyarak uygulama ve öğretiye katkı sağlayabilmektir.