Oslo'dan sonra Bugünkü ikinci İmralı sürecini ÖCALAN görüşmelerini ben başlattım. Açılımın en cesur adımının atılmasında önderlik yaptım. Mimarıyım desem abartmamış olurum. Bu kitap ve kitaptaki "Nereye Kaçıyorsun Erdoğan" çıkışı her şeyi açık ve net olarak anlatıyor. Bir insan bir yurttaş olarak bir sanatçı bir şair olarak bu barışa katkı sunmak hayatımın en önemli rolüydü.
Herkes korkarken ve kaçarken susarken ve ölümleri izlerken ölümlere vizeler verip katkılar sunarken savaşın taraftarı olurken savaş çığırtkanlığı yaparken Anchormanler. Sözde sanatçılar ve sözde aydınlar yokken ve susarken. Ben Derin Devlet'e derin medyaya rağmen savaşı bitirmeyen Generallere savaştan rant alan Bürokratlara savaşı isteyen ırkçı Sivillere karşı tam 20 yıl direndim başkaldırdım işkenceler gördüm yargılandım cezalar aldım. Tehdit edildim. Saldırılara uğradım. Ölümüne mücadele verdim elimi değil kafamı taşın altına koydum. En son bu şiirimle Erdoğan'a korkarak yürünmekte olan bu barış yolunda güç ve cesaret verdim kendini sorgulamasında yardımcı oldum cesaretlendirdim. 21 Ağustos 2012'de Erdoğan'a özel bir faks geçtim. "Nereye kaçıyorsun Erdoğan?" dedim. Erdoğan arkasına baktı sağına baktı soluna baktı vicdanıyla baş başa kaldı. Ve "Doğru yoldasın yürü be oğlum Erdoğan." dedi. İyi ki dedi. İyi ki vicdan sahibiydi. İyi ki onurluydu ve yürekliydi. İyi ki insan gibi bir insandı ve barışın düğmesine yeniden bastı. Artık kararlıydı. Etkili olan kim varsa "Kimle görüşürseniz görüşün bitirin bu savaşı" dedi. Bitecek! En yerinde en doğru en insani en faydalı en akılcı karardı...