Herkesin kendi felaketine adanmış bir roman.
"Hep zayıf oldum. Çok zayıf. İncecik. Karaktersiz. Silik. Gölgede. Tedirgin. Takipte. Bilemez. Sessizce sinirli. Hep arkadan geldim. İkinci. Gümüş madalya. Aynı bugünkü gibi."
Postmodern Bir Kız Sevdim ile başlayan serüveninde edebiyatımızda özgün bir yer edinen Süreyyya Evren Hiç Kimseyi İlgilendirmeyen Kişisel Bir Felaket'te "tam da zamanımızın kahramanı" denilebilecek Sinan'ın peşine takıyor bizi.
Sinan hem sempatik hem itici hem zayıf hem güçlü hem hırslı hem kaybetmeye eğilimli. Hem sevmek sevilmek istiyor hem de anında yok ediyor bütün aşk ihtimallerini. Bu topraklarda çok iyi tanıdığımız "annelerinin oğulları"ndan biri. Beyoğlu'ndan Yeni Delhi'ye uzanan İskandinavya'dan ve Balkanlardan geçen arada Ankara'ya da uğrayan Sinan'ın hikâyesi Kadıköy sahillerinde bitiyor.
Felaket evet. Ama kişisel bir felaket. Herkesin kendi felaketine adanmış bir roman.