Ay ışığı gümüş mısralara dönüşüyor yüreğimin ellerinde... Kalbimden öpüyor gözlerin öksüz saatlerde. İçimde büyüyor sana ait özenle büyütüp kurduğum aşkın sözcükleri..
Tam da akşam üzeri turnalar hafif hafif yükselirken Sema'ya kokunu getiriyor rüzgar ... Bir gülüyorsun içimde ayaklanıyor düşler. Sen gülüyorsun ve eriyor kalbimde yokluğun buzları...
İncecik bir sızı gibi işliyor hücrelerime sevgin... Yakıyor tutuşturuyor bağlıyor beni sana. Sen çıkmasaydın karşıma dokunmasaydı gülüşün ruhuma; ben böylesine şiirler yazmazdım.
Şimdi seriyorum yollarına tüm evreni mısra mısra işliyorum ismini... Canı tene aşılayan ne varsa sende buluyorum. ey sevgili şairin oluyorum.
Ve şair irkilir evrenin karşısında... Kulağına rüzgarın fısıldadığı her neyse ardından yeniden doğar mısra mısra ve sürekli okur yüreği inşirah ve haşr... Sonra yeniden der ümitlice "Sus akıl söylediklerine şiir diyemem ki!"...
Ve yar şimdi unut her ne varsa dışında; yum gözlerini. Ve aç gözlerini gönlüne; gönlünün göğünden yıldızlar seç bize ve her yıldıza sevgimizi ekle... Sonra aç gözlerini dışa ve her yıldız kaydığında bir dilek tut; içinde yalnızca biz olalım... Bak adına çoğaldı satırlarım;
Şiir düş/tü kalemden...