Spor toplumsal yaşam içerisinde kök salan ve kültürün üretilmesinde dolaşıma sokulmasında katkıları bulunan bir alan olarak egemen ideolojilerin üretiminde ve toplumsal rızanın sağlanmasında kullanılan bir simgeler sistemidir. Spor üzerinde egemenlik mücadelelerinin verildiği toplumsal meşrulaştırma süreçlerinin gerçekleştirildiği bir inşa sürecidir. Bu inşa süreci içerisinde sadece egemen değerlerin üretimi gerçekleşmez aynı zamanda var olan sisteme muhalif seslerin yankılanmasına da uygun bir ortam da oluşur. Bilgi ve iktidar arasında yaşanan karşılıklı ilişki sistemi spor ve sportif etkinlikler sırasında egemen değer ve ideolojilerle bu değer ve ideoloji karşıtları arasında da yaşanmaktadır.
Sporun ideolojik bir alan olduğundan hareketle egemen iktidar taraftarının değişim tekliflerinin spor/futbol üzerinden yapıyor olmaları dikkate değerdir. Spor sosyolojisi tam da bu noktada sporun toplumsal yaşam içindeki yeri ve öneminin yanı sıra spor alanında yaşanan problemlerin çözümüne odaklanan sosyolojinin bir alt disiplinidir. Sporun ideolojik anlamdaki meşrulaştırma işlevi sadece iktidarın devamlılığı açısından değil özellikle cinsiyet ayrımcılığı ve erkek egemen ideolojinin sürdürülmesine yaptığı katkılar açısından da incelenmeye değerdir. Sporun erkek egemen bir dünyanın üretilmesine yaptığı destek ve bu destek sonrasında cinsiyetçi bir dilin oluşumundaki etkisinin ortaya çıkartılabilmesinin yolu sporun sosyolojik açıdan incelenmesinden geçecektir.