Dış gerçekliği ve insanı algılayış biçiminin arka planındaki toplumsal bilimsel felsefi dinsel siyasal ve bütün bunların temelindeki ekonomik gelişmelerin payı yadsınamaz. Batı'nın ürünü olan roman farklı bir dünya görüşüne ve bilgi temeline dayanan Osmanlı-Türk edebiyatına geldiğinde değişime uğrar. Bu değişimin en açık göstergesi dış gerçeklikle ilgili algılamaların romanda yansıyış biçimidir. Ayrıca romanın ne kadar Türk toplumunun kendi dünyasının derinliklerinden güç alarak oluşturulduğu; yoksa bir taklit çerçevesinde yalnızca bir aktarmadan mı ibaret kaldığı da yanıtlanması gereken sorular olarak ele alınmıştır.