Adalet bir yaşında çocuk felci geçirmiş ve sol bacağı sakat kalmış dört yaşında bisikleti sayesinde yürüyebilmişti. Ayağının sakat olmasına rağmen oldukça neşeli ve akıllıydı. İlkokula gitmeden okuma yazma ve matematik öğrenmişti. İlkokul çağında hasta olarak gittiği doktorluk mesleğini beğenmiş ve doktor olmak istemişti. O günden sonra hep okumayı düşünmüş doktor olmayı hayal etmişti. Kaderi Adalet'i öyle bir savurdu ki çaresizlik kimsesizlik parasızlık ve sakatlık. Kader önce babasını aldı elinden. Sonra onu okutmak isteyen ağabeyini. Kaderin yenemediği yerde insanlar devreye girip okuma hakkını elinden aldılar. Lise birinci sınıfta ara verdi eğitimine. Ancak okumayı hiç bırakmamıştı.
Bu sefer başka cephede savaştı kaderiyle. 12 Eylül 1980'de orada da yenildi. Yenildi yenilmesine ya neşesini hiç kaybetmedi. 12 Eylül'de işkenceden baskıdan ve mahpusluk hayatından kendi payına düşecek kadarını esirgemedi askeri yönetim. Yirmi yaşına geldiğinde kaderin karşısında 4-0 yenik durumdaydı. İşsiz güçsüz eğitimsiz ve üstelik sakıncalı biriydi. Yirmi yaşında kaderle kendi bildiği yöntemle savaşacaktı. Adalet'in en iyi yaptığı şey çok okumak ve hayatın güzelliklerini insanlarla paylaşmaktı. O da öyle yaptı.