Anadolu'nun medeniyet havzasından polen polen toplanmış ve kendi özümüzden kotarılmış duygusal bilişsel psiko-tarihsel dini ananevi gıdalarımız ve membalarımız dururken neden Kişisel Gelişim Teknolojileri'ne Anglo-Amerikan veya Anglo-Sakson medeniyetlerin kültür emperyalizmine çanak tutan Pop-Psikoloji reçetelerine giriftâr olmaya kalkışıyoruz ki?
Yani kendi anlam dağarcığımızdan imbikleyerek derûhte edebileceğimiz bir psikoloji ya da bir psikoterapi geleneğimiz yok mu?
Neden anlamını dahi bilemediğimiz kelimelerle; sahte sentetik sığ alengirli cafcaflı tüketime dâvet eden riyâkâr konformist hâz yumağına sarmallanmış kültürel kodlarımıza yabancı olan derinliksiz ve niteliksiz kişisel gelişim enstrümanlarıyla birlikte gelecek nesillerimizi ve de millî ve manevî kimliğimizi inşâ etmeye çalışıyoruz?
Otantik zamanların ve bu toprakların bilgeliğini yadsıyan Modern Psikoloji bize ne verebilir ki?
Birey olarak âit olduğumuz sosyal dokumuz ideallerimiz ahlâkî secîyelerimiz geleneksel anlam sağlayıcılarımız ve kiplerimiz sohbet kültürümüz; Yunus Mevlânâ Hacı Bektâş ve Hacı Bayrâm gibi mânevî önderlerimiz âilevi bağlarımız eski zamanları anlatan ton ton yaşlı ninelerimiz köydeki hayatımızı renklendiren ve her şeyi ulu orta söyleyen rind-meşreb meczub delilerimiz her biri bir klasik roman derînliğindeki türkülerimiz bizi başka alemlere çekip götüren ebrûlarımız her biri başlı başına müzikal bir kabâre olan düğünlerimiz ciğer yakan ağıtlarımız yüce bildiğimiz şehitlerimiz ve erenlerimiz ve baharleyin çaput bağladığımız söğüt ağaçlarımız nerede kaldı...!
Bu toprağın bize söyleyecek olduğu hiçbir söz yok mu yâni?