Yılmaz Karakoyunlu Güz Sancısı'nda 6-7 Eylül Olayları'nı ve gayrimüslim azınlıkların ülkeyi terk etmek zorunda kalışlarını kendine has üslubuyla anlatıyor. Sinemaya da uyarlanan kendinden sonra pek çok esere ilham veren Güz Sancısı Cumhuriyet tarihimizin en acı ve unutulmaz olaylarından birine ışık tutarken siyasi hesapların mahvettiği insanları hayatları yaşanamamış sevdaları anlatıyor.
"Karanlık çökmeye başladı. Kamyonlara otobüslere bindirilmiş talan grubu ellerindeki sopalarla mahalle basmak için yola çıkmışlardı. Bol körüklü çizmeleriyle atlı polisler otobüslere yol açıyorlardı. Sirkeci'den Samatya'ya Fener'e Kumkapı'ya Nişanca'ya doğru başka bir ordu yürüyordu. Bakırköy'de elektrikli trenin demirlerini sökmüş bir gözü dönmüşler birliği evlere dükkânlara saldırıyordu. Marmara kaynıyordu. Kayıklar motorlar ele geçirilmiş silah zoruyla mecbur edilmiş çımacılar Adalar'a doğru yol almışlardı. Hazan Ada'ya geç gelirdi. Bu yıl Ankara'nın güz sancısı erken gelmiş ve bu asude bahçeye çökmüştü. Sevdalı şarkıların söylendiği dilde şimdi çığlıklar vardı..."