Karl Marx'ın düşünce dünyası uzun ve meşakkatli bir düşünsel yolculuk sonunda oluşmuş ve olgunlaşmıştır. Ve Marksistler arasındaki hermeneutik didişmeler bu düşünce dünyasını anlamanın öyle hiç de düz bir yol olmadığını gösterirler. Bu didişmeler sırasındaki kritik hatalardan birisi de Marx'ın bu yolculuğun henüz başındaki adımlarını görmezden gelmektir. Bizler bu hatadan kaçınmak üzere; bu yolcuğu geriye doğru sarıp kaynağına doğru takip ettiğimizde Marx'ın ayak izlerini izlediğimizde 1830'ların sonlarına ulaşırız.
Bu tarihler (1838-1845) Marx'ın o günkü düşünce dünyasına başlıca tohumları ektiği bir dönemin başlangıcıdır. Bu tohumların kimileri ya hemen ya da yıllar sonra filizlenmiş bu filizlerin kimileri olgunluk döneminde korunmuş ve büyütülmüş kimileri ise daha sonra terkedilmiştir. Marx'ı kendi kaleminden birbirleriyle ilişkili metinlerinden izlemenin önemli olduğuna inandığımızdan ötürü odağı Genç Marx'a yani erken dönem eserlerine hatta belki de "Marx'ın kendisinin bile unuttuğu" metinlerine çeviriyoruz. Bu çabanın Marx'ı daha iyi anlamada önemli bir katkı sunacağını düşünüyoruz.
Çoğunluğu daha önce Türkçe'ye çevrilmemiş yirmi metin Felsefe Tartışmaları Toplum Hukuk ve Siyaset Basın
Özgürlüğü ve Sansür ve Ek kategorileri altında on yedi başlık halinde toplanmıştır.