Türkiye tıpkı yakalandığı fırtınaya karşı koyamayıp karaya oturma tehlikesi geçiren bir gemi gibi geçmişle yüzleşme ve geçmişin hesabını görme konusunda bu kadar çok yalpalayıp dururken aile kökleri Girit'te olan İzmirli Zeynep Tozduman'ın yazıları doğrusu insanın yüreğine su serpen cinsten yazılar... Geçmişin yalanlarına kanmaya devam edenlerin Zeynep'in bu yazılarını okumalarını isterim. Çok eskilerde yazılmış yazılar değil bunlar. Henüz zamana yenilmek gibi bir sorunları da yok aslında. Çünkü Zeynep'in yazılarına konu olan hemen her şey bugün de güncel muhtemelen yarın da güncel olmaya ve güncel kalmaya devam edecek. Seyfo ve Mertz-Yergen Dersim hadisesi çok yakın zamanda tanığı mağduru olduğumuz o büyük acılar ve bütün bu konularda belleğini yeniden kurmaya çalışan bir ülke gerçekliği... İşte bu netameli geçmişle hesaplaşırken yazacağınız hiçbir şeyin söyleyeceğiniz hiçbir sözün zamana yenik düşmeyeceğine inanmanız gerek. Zeynep de inanarak yazmış yazılarını. Yüreğinin sesine kulak vererek söylemiş sözünü... Belli ki Zeynep hayatını başkalarının acısını anlamaya ve keşfetmeye adamış bir yazar. Yazılarının ve söyleşilerinin bir bölümünü bir araya getirdiği bu kitapla keşfetmeye sevdalı olduğu coğrafyalara doğru bizi hep beraber ortak etmeyi başarıyor. Araf'ta yaşamanın kadersizliği içindeyiz. Çünkü geçmişle yüzleşir gibi yapıyor Türkiye ama gerçek manada bir yüzleşmeden henüz çok uzaklardayız. Bu yüzden belki Araf'ta yaşamaktan kurtulmak için ideal bir takım siyasal programlardan belki daha çok gerekli ve daha kıymetli bir şey var. O da Zeynep Tozduman gibi yüreği gah Dersim'de gah Mezopotamya'da gah Turabdin'de atan insanların çoğalmasıdır. Zeynep bu yazılarla kendini başka halkları anlamaya ve anlatmaya adamış ve her türden ötekileştirmenin 'düşmanı' bir anlatıcı değerli bir yazar olduğunu gösteriyor.
Orhan Miroğlu