siyah beyaz
ne zaman kalaylı bir maşrapa görsem
çocukluğum gelir aklıma
mevsim güz olmalı ellili yılların sonu
ya da altmışların başı
teneke bir leğende
külle köpürttüğü sularla yıkardı anam beni
ağlamaktan kızaran gözlerimin önünde beliren
Fellini'nin şişman kadınlarıydı köpükler içinde dans eden
avluda durmadan kaynayan kara bir kazan
etrafta sere serpe çamaşırlar yemlenen tavuklar
ağacın dibinde ablam elinde kemik bir tarak
önünde simsiyah kıvırcık saçlar
hava ayaz doğa siyah beyazdı
o günlerden aklımda kalan tek renk
kola kutusunun kırmızısıydı
füze üssünün çöpünde bulup kandil yaptığım