"İhtiyar bir söz oturur ta içimize... Ölür ruhumuz." Bir bedenlerimiz kalır... Alıp götüremediğimiz. Beyhude ömürler diz kırımı salkım saçak toprağına yüz sürdüler. Dal ucu bir yorgunlukken eğik solgun bekleyilere "kış adı" güneşe nisbet kar oldular. Acemi yürekleriyle güz ötesi yüz müntehir dalgınlığın vebali yaşlarını büyüttüler.
...
Yitikliği yürekten bilinen artısız eksiler yüzüne mor bir tat avuç içi ıslaklık veballerine kara çalıp seher yellerinde soğuk kent savruluşlarına yıkık surlar rüzgara ses oldular.
...
Geçmişi yakama rozet yapıp bugüne taşıdığımda hep onlarla yaşıyorum."