Bizler Efendimiz'i hiç görmedik. O'nun mübarek nefesinin sıcaklığını aynı iklimde içimize çekemedik. O'nun şereflendirdiği mekânlarda birlikte olamadık. Gülüşlerini ağlamalarını sevinçlerini hüzünlerini paylaşıp arttıramadık ve eksiltemedik.
O'nunla bir hurma dalından birlikte koparıp yeme zevkini ve tadını almayı ne çok isterdik. O'nunla aynı sofrada aynı çorbaya kaşık sallamayı o sofrada O'nun gül cemalini seyrederek gönül açlığını gidermeyi ne çok isterdik. O'nunla aynı yolda yolun bütün zahmetlerini çekerek ve Efendimiz'in ayağına dokunacak çakıl taşlarını bir ibadet neşvesi ile temizlemeyi ne çok isterdik. Buna da şükür.
Bin dört yüz küsur sene sonra dünyaya gelip O'nu tanımayı O'na inanmayı ve sevmeyi kalbimize sevdiren Allah milyonlarca kez milyarlarca kez şükürler olsun. O'nun yolunu sevmeyi o yolda olmayı o yolda kalmayı ve o yol için canı vermeyi minnet addeden iradeyi veren Allah'a şükürler olsun. Efendimiz sahabelerine 'Sizler benim arkadaşlarım onlar ise (yani kendisini görmeden iman eden bizler için ise) kardeşlerimdir.' demiştir. Allah'ım bu ne büyük mutluluk bu ne büyük şeref bu ne büyük bir lütufdur.
Selam olsun O'na sav inanan gönüllere!
Selam olsun O'nu sav seven kalplere!
Selam olsun O'na sav kardeş olma şerefinin kıymetini bilip idrak edenlere!
Selam olsun Efendimiz'e ashabına ve temiz ehli beytine!
Selam olsun O'nun kutlu yolunda yolculuk etme iradesi gösterenlere!
Selam olsun Efendim'e!