Doğu Asya'dan Batı Avrupa'ya ve hatta Latin Amerika'ya bir dönemin adı ve medeniyetin sembolü olmuş ipeğin hikayesi haklı olarak pek çok araştırmacının ilgisini çekmiş ve sayısız çalışmaya kaynak teşkil ede gelmiştir. Konuyu tarihi yönüyle tetkik ettiğimizde ilk dikkati çeken Türkçe yayınlanan çalışmaların kısmen Selçuklu ve çok büyük ekseriyetle Osmanlı dönemi Bursa ipekçiliğiyle sınırlı oluşudur. Bu durum Türk ipekçilik tarihini çağdaşlarıyla kıyaslanabilir olmaktan uzak içe dönük bir dizi kısır değerlendirmelere mahkum etmektedir. Önemli bir problem olarak algıladığımız bu durumun aşılabilmesi ancak Türk ipekçiliğinin hemen her aşamasının çağdaşlarıyla kıyaslanarak yeniden değerlendirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu hassasiyetler mümkün olduğunca göz önünde bulundurularak hazırlanan bu çalışmada dut ağaçlarının yetiştirilme alanları ve ipek böcekçiliği; ipeğin eğrilmesi ve dokunması sürecinde kullanılan teknoloji ve bu teknolojinin gelişiminde etkin unsurlar; iş gücü eğitimi ve istihdamı; pazarlama koşulları ve nakliye; konjonktürün sunduğu avantajlar ve dezavantajlar bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak böylesi geniş bir sahada ve iki yüzyıl gibi oldukça uzun bir süreçte ipeğin hikayesini anlatmak ilk denemede başarıya ulaştırılabilecek türden bir teşebbüs değildir. Bu nedenle konu geliştirilmeye müsait ve hatta muhtaçtır.