Birinci Dünya Savaşı ile birlikte yıkılma süreci tamamlanan Osmanlı Devleti'nin yerine kurulan Türkiye Cumhuriyet temeli üzerine kurulan ve demokratik sisteme dayanan bir devlet olarak planlanmıştı. Çok uluslu bir yapıdan "milli devlet ve milli topluma" ulaşmak temel amaçtı. Osmanlı Hanedanı'nın "Halifelik" makamını da üstlenmesi kişi egemenliğine dayanan saltanat rejimindeki birleştirici unsur olan "saltanat"ın hâkimiyetini daha da güçlendirmişti. İşte İstiklal Harbi sıralarında Kuvay-ı Milliye'ye karşı çıkanlar hatta bazen taraf olanlar bile bu bağlılık içinde hareket etmişlerdi.
Milli Türk kurtuluş Savaşı başlarken Yakınçağ'da Osmanlı dini çevrelerinde hortlayan ve bir anlamda laikliğin gerekçelerinden olan Ortaçağ Avrupası'nın ruhbanlık anlayışı İslam'ı ve Halifeliği propaganda aracı olarak Kuvay-ı Milliyecilere karşı kullanmışlardı. Herkesin sevdası vatan kurtarmak iken milliyetçilerin karşısına İslamcılar çıkmışlardı. Bu karşı çıkışta emperyalist ülkelerle işbirliği yapmak gibi bir yaklaşım da inkâr edilemez ölçüde açıkça ortaya konulmuştu. Elinizdeki eserde Teali İslam Cemiyeti'nin Milli Mücadele'ye yaklaşımını izlemek mümkün olacaktır.