Otuz küsür yıldır üzerinde tartışılan Kürt kimliği ve bölgedeki sorunlara hep: o bölge insanını politize ederek yaklaştık. Kah rakı sofralarında kah seçim arenalarında ya da çıkarlarımıza dokunulduğunda kendi görüşlerimiz doğrultusunda değerlendirdik.
Hayatımızın her alanında olduğu gibi bu meselede de gereksiz kahramanlar yarattık. Hiç bir çözüm yolu önermeyen kahramanlarımızın savaş çığırtkanlıklarında birbirimizi boğazlarken; kimsenin aklına o bölgede yaşayanları görmek dinlemek ve sorunlarını onların dillerinden anlatmak gelmedi. Hep kolayı seçtik: bölge halkını yanlış tanıdık. Bazen bir film karesinde aşağıladık kıllı komik cahil itici tiplemeleriyle sunuldular. Bazen türküleriyle bazen umutlarıyla alay edildi.
Toplamda yedi kitaptan oluşan Yedi Renk Masalları serisinde; o bölgede büyümüş ve yaşam kavgası oradan İstanbul'a uzanan bir adamın hikayesini bulacaksınız. Şaşıracaksınız: Yusuf'un çoban babasının işinden oluş sebebine çocukluğunu okurken belkide bir daha sokaklarımızdaki tinerci başı boş çocukları acımasızca eleştirmeyecek kendinize pay çıkaracaksınız. Yada eline silah değmemiş bir mafya babası öyküsünde o insanların nasıl hiç yere deşifre edilişlerine tanık olacaksınız.
Ayrıca lütfen Hocam Hallerimi Aynen böyle Yaz öyküsünü dikkatle okuyunuz. Senelerdir baştacı ettiğimiz bir gazetenin baş yazarının bir babanın emekleriyle nasıl oynadığını görünce yarattığımız kahramanların iç yüzleriyle karşılaşacaksınız.