İstanbul'da bir özel okul duvarını kaplayan bir tablo var. İnsanlığın kaderini etkilemiş birçok büyük insan. Hepsi yabancı. Aralarında bizden bir tane bile yok... Bu duvarın önünde durdum:
Bu bilginlerin yolunu açan bunlara büyük bir hazine bırakan Urfalı Sabit bin Kurra'nın Piri Reis'in matematiğin babası Harizmi'nin İstanbul rasathanesinin kurucusu Tagiyeddin'in ve daha birçoklarının resimleri yoktu ama hiçbirinin yoktu.
Yüreğime derin bir sancı saplandı.
Çünkü çocukluğumda da sadece yabancı bilginlerin icatları bize okutulurdu. "Demek ki bizim yok" diye düşünürdüm. Düşünür ve aşağılık duygusuna kapılır büyüyünce bilim insanı olmak isterdim. Fakat hayat beni yazar olmaya yöneltti ve çok sayıda bilim insanımızın olduğunu öğrendim onların izini sürdüm.
Bu kitapla ele avuca sığmayan çocukluğunu anlattığım Cezeri'yle işe başlayalım dedim. Okudukça onur duyacaksınız. Bu ilk kitabımız olsun hikâyeniz bol olsun...