Bir zamanlar Afrika'nın en büyük en derin ve en çamurlu ırmaklarının birinde iki timsah yaşardı. Başlarını bataklık bitkilerinin arasına gizleyip tembel tembel yatarlardı. Timsahlardan biri iri ve şişkoydu. Diğeri daha cılız ve sıskaydı. Şişko timsah bir kuşluk vakti kocaman ağzını açıp uzun uzun esnerdi. Güneşe dönüp hapşırdı. Sırtını ve kuyruğunu kamış otlarına sürtüp iyice kaşındı. Sonra da sıska arkadaşına dönüp; "Bugün öğle yemeğinde canım ne çekiyor biliyor musun?" diye sordu. Öbürü: "Yoo." dedi. "Bilmiyorum ne çekiyor?" Şişko timsah beyaz ve sivri dişlerini zevkle gıcırdatırken: "Şöyle körpe ve semiz bir oğlan çocuğu olsa da sulu bir armut gibi şapur şupur suyunu çıkartarak iki lokmada yutsam." diye yanıt verdi.