Şiirin dilinden anlamak ne mümkün rengini kestirebilene aşk olsun. Eylülsüz bir haykırış gibi İstanbul'dan esmeye yüz tutmuşken kırılgan umutlar çoğalıverir yalnızlığın silsilesinde. Sıraya dizilmiş şehirler gibi uzanıp giderken hislerin yoğunluğu şiir dilinde canlanıvermiş. Evet bu yoğunluğun gölgesinde büyüyen çocuk anlamlar karmaşasında yol bulup patlama noktasına varıyor. Tadına varmak adına insan kayboluveriyor virane şehirlerin arasında o şehirler ki Eylülsüz'de birer dizeye can vermiş oysa bilinir ki toprak olur insan topraktan geldiği gibi ama toprağa direnen başkaldırı savaşını veren ve ölümsüzlüğüne düşkün kalan şiirdir sadece.
Yüzyıllardır şiir dolanıvermiştir ayaklarına beşer olanın. Bilinir ki uzak bir mevsimden ibaret değildir ahengi bu makamın. Düzeni olan ve düzene uymamaya yeminli olandır şiir. Eylülsüz bir hazan mevsimi gibi dayanmışken kapısına gönlü yanık olanın geri dönüşü olmayacak bir yolculuk başlamıştır artık. Şimdi kim sökebilir ki tarihin karanlığından hüzne kucak açmış yaralı güvercinleri göğünden.
Şiir sen hoş geldin sefalar getirdin iyi ki geldin bizde seni bekliyorduk zaten.