Tiyatro skeçleri de yazan Aylin Acar'dan sarsıcı bir aşk romanı...
Bir gözlük kılıfına anlam yüklemekle başlar bazı hikâyeler.
Önce sadece bir gözlük kılıfıdır. Fark etmezsin zamanla üzerinde "o"nun parmak izlerinin olduğu bir karabasana dönüşür...
Uzun bir aradan sonra kesişen yollar... O yollar kesişmesin diye ertelenmiş tesadüfler...
"Önce arka planda bir ses duydu. Sonra kahkahalar... O kibirli gülüşü nerde olsa tanırdı."
En ağır küfürlerden biridir yok sayılmak. Işık beklemediği anda karşılaştığı Göksel'i yok sayarak geçmişine de sünger çektiğini düşünür ama geçmiş her zaman kaybolmaz.
Bazen telefonuna bir cevapsız çağrı düşer. Aklından bir sürü ama kalbinden tek bir isim geçer.
İnsan sadece tek bir hayat yaşamaz. Tanık olduğu ya da olmak zorunda kaldığı hikâyeleri de ekleyince hayatına çoğalarak eksilebilir.
Aşkın ve tutkunun rengi olan kırmızı vişne çürüğüne dönüştüğünde; hayaller de hayal kırıklığına dönüşür...