'Niye geldiniz kalanların kaderini paylaşırdınız?' sorusunu sormaya cesaret edemezdim. Yüreklerinde Kuban Irmağı akan Elbruz rüzgârını hâlâ yüzlerinde hisseden insanlardan bu soruları kuytularda saklamak gerektiğini hissederdim. Bu yaşlıların çocukluklarındaki gerçek ülkeleri artık masal diyarı olmuştu. Yine de hasretleri yakınma gibi değildi. Acıyı kutsamak gereksizdi çünkü acının ne olduğunu biliyorlardı. Kendilerini kabul eden ülkeye haksızlık etmek istemezlerdi vefa duyguları vardı. Devletlerin aralarındaki anlaşmalarla onları değiş tokuş malzemesi yaptıklarını düşünmezlerdi.
Bir daha geri dönemeyecekleri ülkelerinin özlemi ile yaşayan insanların içinde bulundukları durumun anlatıldığı bu kitapta terk etmek zorunda kaldıkları vatan topraklarının zaman içerisinde bir masal diyarına dönüşmesinin hazin öyküsü ile sarsılacaksınız. Yazar zaman zaman çocukluk yıllarına yaptığı dönüş ile de siz okurları çocuk olmanın masumiyet anlarına taşıyarak çocukluk yıllarındaki o gerçek ülkeyi arayan yaşlı insanların özlemlerinin derinliklerine sürüklüyor.