İç savaş 2 yıl 4 ay sürdü 948 bin insan öldü.
İnsanları ayrıştırmanın ne kadar kolay olduğu en acı biçimiyle görüldü. Dilin dinin etnik kökenlerin ne denli kolayca insanları böldüğü ve onları birbirine düşman ettiği akan kanlarla dört bir yana yazıldı. Cehaletin nelere muktedir olduğunu yıkımın ve ölümün soğukluğuna tanık olan gözler bir bir anlatır oldu.
Ülke bölünmenin eşiğinden son anda kurtuldu.
Öylesine korkunç olaylar yaşandı ki unutabilmek hiçbir zaman mümkün olmadı.
Ama bundan bir ders çıkarıldı. Tek evrensel değerin insanları insan yapan ve birleştiren tek evrensel değerin sevgi olduğu görüldü. Demokrasinin gerçek anlamı ve laikliğin ne demek olduğu net olarak anlaşıldı.
Bir başkasının acısının da bizimki kadar gerçek olduğu ve onun da canı acıdığında kendini koruyabileceği ortaya çıktı.
O günleri lanetlerle anıyoruz.
Tanrı aşkına ne olur bir kez olsun yanılmış olabileceğinizi düşünün.
Adam kızını yaralayan karısını öldüren adamların kurşunu ile ağır yaralandıktan 19 yıl sonra gözlerini açtığında ülke 2030 yılında idi. Kötüler ellerindeki en büyük kozu kaybetmişlerdi; rüşvet veremezlerdi kara parayla dünyaları satın alamazlardı. Ama kötüler her zaman var olacaktı. Ülkede yaşanan iç savaş döneminin zaaflarından yararlananlar bir holding yönetimini ele geçirmişlerdi. İşte gerçek savaş şimdi başlıyordu; yepyeni ülke koşullarında bambaşka yöntemlerle suçluların peşinden koşup onların cezalandırılmasını sağlamak onun ve arkadaşlarının amacı olmuştu.