Şeyh Bahid bir yandan çayını karıştırıyor bir yandan medresedeki görevinden bahsediyordu.
Öte yandan da kaçamak bakışlarla karşısındaki genç mollayı tartıyordu. Buharı üstünde tüten çaydan
bir yudum aldıktan sonra lafı fazla dolaştırmadı Duydum ki her suale cevap veriyormuşsunuz.
Müsaade ederseniz benim de size bir sualim olacak.
Molla Sait hiç tereddüt etmedi
Buyurun sorun memnuniyetle cevaplandırmaya hazırım.
Soru lafını işittiklerinde şeyhi getirenlerin yüreğindeki heyecan yeniden arttı. Burada cevap çok
önemli olacaktı çünkü soruyu soran İslam aleminin en tanınmış alimlerinden birisiydi. Sorulan
soruya doğru cevap vermek demek cevap verenin kendisini bütün alimlere kabul ettirmesi demek
olacaktı. Çaycı da heyecanla bekleyenler arasındaydı. Bu genç mollanın daha önce şahit olduğu gibi
yine doğru cevap vereceğine emindi ama içindeki heyecana bir türlü mani olamıyordu. Şeyh Bahid
konuşmaya başlayınca nefesler tutuldu. Herkes uzun bir soru beklerken o gayet kısa ve öz bir soru
sordu Avrupa ve Osmanlı hakkında ne düşünüyorsunuz fikriniz nedir
Molla Sait bu kısa sorunun aslında karışık zamanlar geçiren dünyaya bakışın bir özü olduğunu
biliyordu. Soru sehl i mümteni tarzında hazırlanmış basiretli bir soruydu ve yine aynı tarzda cevaplandırılması
icap ediyordu. Bardağındaki son bir yudumu da içtikten sonra konuşmaya başladı
Avrupa bir İslam devletine hamiledir günün birinde onu doğuracak Osmanlı da Avrupaya hamiledir.
Günü gelince o da onu doğuracak.
...Şeyh Bahid önce çevresinde kendilerini dinleyenlere şaşkın gözlerle baktı Fesuphanallah
söyledikleri hususta ben de aynı şeyleri düşünüyorum. dedi.