2011 seçimlerinden sonra AKP yanlış bir "millî irade" anlayışının kendisine kazandırdığını sandığı sözde demokratik meşruluğa güvenerek özgürlük ve çoğulculuk karşıtı tekilci-tekelci bir siyasete yönelmiş görünmektedir. Kendi temsil ettiği tabanın muhafazakâr değerlerini bütün bir toplumun ortak ethosu olarak vaz eden bu otoriteryen yönelime son zamanlarda polis gücünü hoyratça kullanma eğilimi de eklenmiştir. Önemli bir kısmıyla hükümetin denetimi altına geçmiş olduğu için medyanın da hükümetten bağımsız hareket etme kabiliyeti çok zayıflamıştır. İki büyük muhalefet partisi - CHP ve MHP- ise sahici bir demokratik muhalefet yapabilme kapasitesine sahip olmadıkları gibi birçok konuda AKP'den de daha geri bir pozisyonu eski düzenin restorasyonunu- temsil etmektedir. Elinizdeki kitap AKP'nin bu son döneminin bir tür "seyir defteri" veya açılımı olarak okunabilir.