Bebeğin annesi havaya bir kucak egzoz gazı bırakan aracın Ankara plâkasına dikiyor gözlerini. O'nunla ilgili yeni bir ayrıntıyı daha öğrenmiş olmanın verdiği keyifle giriyor camlı apartman kapısından içeriye.
İki divan büyüklüğündeki bahçede oynayan çocuklar birbirlerini dürtüp "bebeğin annesi buymuş" derken anne hazla yumuyor gözlerini. Bir kirpi fosurdayarak geçiyor nemli duvar dibinden. Akşam alacasına doğru ilerleyen saatlere yeni sesler karışıyor.
Artık kapı önüne atılmaz oluyor arkalıksız iskemleler. Taş Kahve'nin dibekte dövülmüş kahvesinin kokusu sokağa taşmıyor. Buğulu camının içinde boğuluyor gramofondan yayılan Hafız'ın gazelleri. Çircinin alıççının kenger sakızı satıcısının yerini çıracı bereci kestaneci alıyor. İtmeli arabaların üstünü sarı-turuncu renkli narenciyeler kaplıyor.