Onların aşkı çaresizlikti.
Sonsuz bir aşk yaşamaktı dilekleri.
Bilmiyorlardı ki hiç bir aşk sonsuza kadar sürmez.
Umutları vardı.
Ancak onları bekleyen yazgıyı değiştirecek güçleri yoktu.
Kaderlerini değiştirebilecek güçleri de...
Yaşadılar yaşamın ne olduğunu bilmeden.
Ağır bir hikâyeye dönüştü hayatları...
"Mehmet askere giderken Nazlı'nın gözlerinden süzülen yanaklarının üzerinden inen yaşları inci tanesi toplar gibi parmaklarını ucu ile yavaşça topladı. Başını elleri ile göğsüne bastırdı. Nazlı iki kolu ile kocasının beline sarılmış sessizce ağlıyordu. Mehmet kulağına eğildi "Sağ salim geleceğim merak etme" diye fısıldadı. Öptü saçlarından uzun uzun kokladı.
Yüreğinin üzerine sımsıkı bastırdı Nazlı'yı. Dakikalarca tuttu O'nu yüreğinin üzerinde. Hep orada öylece kalmak istiyordu. Arkadaşları kolundan tutup çekmeseler saatlerce durabilirlerdi. Onlar iki bedende tek ruh gibiydiler. Nazlı o vedalaşma anını defalarca yaşamıştı. Aklındaki en son sahne bu idi. Yatağına uzanıp saatlerce O'nu düşünüyordu. Annesi odaya girmese belki hiç kalkmayacak Mehmet'in fotoğrafı kucağında öylece yatacaktı."