Yeniden "Merhaba" Diyeceğimiz Güne Kadar; "Hoşçakalın"...
Hafızalarımıza kazınmış her fotoğraf çekilmiş yüzlerce belki binlerce kareden damıtılmış zamanı sonsuzlaştıran 'an'ı zamansızlaştıran bizi hem geriye hem de ileriye baktıran; ezcümle "iz" bırakan bir bellek arşividir.
Geriye dönüp bakınca yalnız bu coğrafyanın değil giderek sevimliliğini kaybeden ondan bahsederken endişelere gark olduğumuz yeşil sevimli gezegenimizin de insanlık hallerine tanıklık etmiş her biri birbirinden değerli bir "insanlık arşivi" biriktirmişiz.
"İz" dergisinden; bir kelaynaktan söz ediyorum. Nesli tükenen bir zevkin bu zevke gönül vermiş bu sanatı var etmiş maceraperestlerin en iyilerini küçük penceresinden zevk sahibi okurlarıyla buluşturan son kalelerden birinden söz ediyorum.
Savaşları birlikte lanetledik emeğin savaşını bir balıkçı teknesinde ya da yeryüzünün en dibine girip karalara batarak yaşam savaşı veren madencilerin gözümüzün içine baktığı ana birlikte tanık olduk...
Vizörler şahidimiz; ne göçler gördük ne doğumlar ne başkaldırılar ne büyük yenilgiler geçti göz ucumuzdan en parlak ışıklarına kapıldık ışığı kendinden menkul yıldızların... bir gülümseme düştü kimi kez payımıza yüreğimize dokunan bir gülümseme yahut içimize işleyen bir özlemi paylaştık siyah beyazın derinliğinde...
Ustalar ustası Ara Güler'in Genel Yayın Yönetmeni olduğu bir foto-röportaj dergisi bu. Bu kadarı yetmez miydi? Dünyanın şapka çıkardığı bu büyük fotoğrafçının/foto muhabirinin "İz"inden gittik;
bize miras kalan tüm parasal zorluklara direnerek...
elimizden geleni cebimizden çıkana ekledik biraz daha dayandık biraz daha... Trenin takitikitrak'ları giderek yavaşladı... Sonunda harç bitti yapı paydos...
Ne yazık "şimdilik" sonuna geldik.
Bir lira zam yaptık reklam alalım diye büyük büyük firmaların kapılarını tık-tık'ladık. Hem hamalı olduk dergimizin hem çobanı. Bu vahşi acımasız ve ahde vefa duygusunun sonuncusunu az evvel oniki taksitle vermiş çağın kalın derili gündelikliğinde "İz" de iki tarafa açtı yapraklarını yapraklarını kanat yaptı kanadı kuşa imrendi havalandı yükseldi uçtu gitti...
İz'in bu sayısını derginin babası direği Ara Güler'in tarife hacet hissettirmeyen siyah-beyaz İstanbul'una ayırdık. En "özel" sayımız dünyanın en büyük fotoğraf ustasına ayrılsın ki kaybettiğimiz kalenin boşluğunu daha çok hissedelim.
Sonda söyleyeceğinizi başta söylerseniz kavga çıkmazmış derler. Bizim kavgamız ilk fırsatını bulduğumuzda virgülün konduğu yerden devam edecek.
Yani yeniden "Merhaba" diyeceğimiz güne kadar; "Hoşçakalın"...
Gölnur Cengiz