Vuslat Dergisi Şubat sayısında Halkın Din Anlayışını mercek altına alıyor. Bulunduğumuz coğrafyada Din konusunda karşılaştığımız en büyük engel Dine karşı Din engeledir. İşte Vuslat halkın Din konusunda uyanmasına vesile olmak ve ayrıca Sahih İslâm'a giden yolun adresini okuyucularına takipçilerine toplumuna göstermek noktasında böyle bir çalışmayı gündeme getiriyor.
Sahih İslam İnancı
İslâm hayatın her alanına müdahale eden bir Din'dir. Doğru yaşamın adresi İslâm'ı sahih kaynaklardan öğrenmekten geçer. Hz. Peygamber (s.a.s.) bize bu noktada çok büyük bir miras bıraktı. Neydi Rasulullah (s.a.s.)'in bıraktığı miras? Elbette herkesin bildiği gibi şanlı Peygamber'in bıraktığı miras Kur'ân ve Sünnet idi. Efendimiz "Bu iki şeye sarıldığınız müddetçe asla sapmayacaksınız" diye buyurdu.
Halk Dine Yabancılaştırıldı
Bu bırakılan önemli mirasa rağmen müslümanlar Kur'ân ve Sünnet uzaklaştılar uzaklaştırıldılar. Osmanlı'nın yıkılışıyla birlikte cumhuriyetin kurulmasıyla Türkiye'de halk hızlı bir şekilde Dinî değerlerine yabancılaştırıldı. Halka İslâm'ın insanları geriye götürdüğünü ileriye dönük modern bir hayatın var olabilmesi için Batı'nın değerleri birebir uygulanması gerektiğine inandırılmaya çalışıldı... Bu çalışmalarını hayata geçirmek için önce gerçek İslâm âlimleri susturuldu. İslâm âlimlerinin kimisi şehid edildi kimisi sürgün edildi kimisi ise vatan haini ilan edildi. Sonra hızlı bir şekilde devreye sözde âlimler sokuldu... Bu gayr-i İslâmî düzene uyumlu sözde âlimler halka sahih İslâm inancını anlatmak yerine yeni kurulan cumhuriyetin ne kadar kutsal olduğunu ve bu yeni yönetime itiat edilmesi gerektiğini empoze ettiler. Bu konuda büyük ölçüde başarılı oldular. Ülke'nin ekonomik seviyesi yükseldikçe halk İslâmi olmayan bir rejimi sorgulamayı unuttu. Ve İslâm ile halkın arasına başka şeyler girdi.
İslam Hayatın Her Alanına Müdahale Eder
Cumhuriyetin kurulmasıyla günümüze kadar gelen halkı İslâm'a yabancılaştırma faaliyetleri halen sıcaklığını korumaktadır. Halk İslâm'ı sadece namaz oruç zekât gibi ibadetlerden ibaret görmektedir. İslâm hakkında bilmediği bir konuyu Kur'an ve Sünnet'e götürmeyi düşünmüyor. İslâm'ın hayatın her alanına müdahale ettiğinden habersiz... İslâm'ın bir yaşam biçimi olduğundan habersiz... Aile içerisinde Din sadece 32 farzdan ibaret... Hattâ bazı aileler çocuklarını cami imamlarına teslim ederek "eti senin kemiği benim" diyerek çocuklarına sahih İslâm'ı öğrettiklerini zan etmektedirler. Ve halkın inancına sokulan hurafler bidatler! Halk maalesef Din'de olmayan birçok şeyi Din'de varmış gibi kabul etmekte. İşte Vuslat Dergisi olarak Şubat sayımızda bu önemli dosya konusu tartışmaya açıyoruz.
Dosya konularının içeriğinde neler var?
Muhammed İslamloğlu "Bir Din Ki İslâm Değil!" başlıklı makalesinde Cahiliyye düzenlerinde halk cehâlet içinde bırakılmış kendilerine İslâm'ın gerçeği anlatılmamış ve gerçek İslâm'ı öğrenmesinler diye bütün yollar kapatılmıştır tespitinde bulunuyor.
Prof. Dr. Ali Çelik "Halkın Din Anlayışının Kaynakları" isimli yazısında bugün halkımızın Dinî konularda bir takım yanlış bilgilere sahip olduklarını bunun nedenin ise halkın yanlış kaynaklardan beslendiğine dikkat çekiyor.
Ahmed Kalkan "Halkın Zikir Anlayışı" yazısında zikir sadece dille alışkanlık kabilinden tören havasıyla edâ edildiğinde gerçek anlamda zikir olarak kabul edilemez diyor.
Halil Kara "İslâm'ın Hayata Müdahalesi" isimli çalışmasında İslâm'ın sadece inanç biçimi bir takım ibadetlerden ve ahlâkî kurallardan ibaret olmadığını hatırlatıyor.
Hüseyin Kerim Ece "Halkın Kur'ân Anlayışı" isimli araştırma yazısında halkın Kur'ân'ı bir rehber olarak değil de Kur'ân'ı sadece bir sevaplar kitabı olarak algıladığını dile getiriyor.