Kuzguncuk'un tarihsel olarak farklı dinlere mensup insanların birlikte yaşadığı nostaljik mahalle kültürünün hâlâ yaşanabildiği hoşgörülü bir semt olduğu düşünülür. Halbuki burada bir zamanlar yaşamış olan Rum Ermeni ve Yahudi nüfus yirminci yüzyılın ortalarında semtlerinden sürüldü; arkalarında derin izler bırakarak...
Amy Mills Kuzguncuk'ta yaptığı etnografi çalışmasında sokak sokak eski insanların bıraktığı bu izlerin peşine düşüyor günümüzde burada yaşayanlar için bu izlerin ne anlama geldiğini araştırıyor. Kendi ifadesiyle "insanların millileşen bu şehirde nasıl yaşadıklarını ve Tu¨rkleştirmenin yarattığı etkinin ardından devletin ulus tahayyülünü nasıl anlamlandırdıklarını" inceliyor. Yazar hafızanın unuttukları ve hatırladıkları Kuzguncuklu olmaya yüklenen anlam kimin Kuzguncuklu olduğu ve kültürel hafızada yer etmiş hoşgörü temasının ifade ettikleri üzerinden kozmopolitizmin arkasına saklanan milliyetçiliğe dair bir tartışma yürütüyor.
Hafızanın Sokakları Kuzguncuk'un geçmişini dönüşümlerini ve bugününü anlatırken bir yandan da okuru İstanbul'un gayri Müslim geçmişinin hatırlanma pratiklerini gözden geçirmeye bireysel ve kolektif hafıza yollarının nasıl örüldüğünü düşünmeye davet ediyor.