Baharda şırıl şırıl akan dereler ağaçların hışırdayan yaprakları bize kendi dillerince kim bilir neler söyler?
Tatlı bir musikiyle ötüşürken uçan kuşlar onlara eşlik eden arılar böcekler acaba bize neler anlatır?
Yoksa siz sadece insanların mı konuştuğunu sanıyorsunuz? Tabii ki bütün kainat konuşur kendi dilince. Mesela toprak konuşur toprakta yeşeren buğday filizi konuşur:
- ''Beni yaratan Rabbim size rızık olarak beni gönderiyor sofralarınıza ekmek olmaya geliyorum.'' der.
Çağlayan ırmaklardaki sular derki ''Vücudunuzda akan damarlar gibi bütün yeryüzünü dolaşıyoruz gittiğimiz her yere yeşillik taptaze hayat götürüyoruz tıpkı bütün hücrelerinize besin ve oksijen taşıyan kan gibi...''
Evet hakikaten de her şeyi konuşturan Allah vücudumuzu da konuşturur. Onda yaratıp bize kullanmamız için emanet olarak verdiği organları da konuşturur. Hem de herkesin anlayacağı bir dilde... Bakın bu gerçeği Kur'an nasıl anlatıyor:
Onlar (kötülük işleyenler ahirette ateşe) yaklaştıklarında kulakları gözleri ve derileri (onların dünyadayken yaptıklarına) şahtilik yapacak yaşadıklarını anlatacaklar. (Kötülük yapanlar hayretler içinde) derilerine soracaklar:
- "Neden (bizim kötülüklerimizi anlatıyorsunuz) bize karşı şahitlik yaptınız?" Derileri de:
- "Her şeye konuşma imkanı veren Allah bizi de konuşturdu. Sizi yoktan var eden Allah'tır şimdi yine O'na döndürülüyorsunuz.
Halbuki siz daha önce (dünyadayken) ne kulaklarınızın ne gözlerinizin ne de derilerinizin hakkınızda şahitlik yapmanızdan çekinmiyor yaptıklarınızı Allah bilmez sanıyordunuz. Ve Rabbiniz hakkındaki bu yanlış düşünce sizi helake sürükledi böylece mahvolup gidenlerden oldunuz!" (Fussilet Sûresi 20.21.22. ve 23. âyetler)
Bu âyeti kerimeler gösteriyor ki aslında her organımızın kendine mahsus mucizevî bir dili ve hafızası var. Onların hepsi ne yapmaları gerektiğini kusursuzca bildikleri gibi bizim kendileriyle ne yaptıklarımızın da çok iyi farkındalar. Hem de bütün kainatı yaratan yüce Rabbimizin huzurunda bildiklerini ayrıntısıyla anlatacak kadar...
Öyleyse daha dünyadayken vücudumuzun ve hizmetimize verilen organlarımızın dilini anlamamız onların konuşmalarını işitebilmemiz gerekir. Yoksa onları duymayı ahirete bırakırsak çok geç olabilir değil mi?
Haydi öyleyse organlarımızın konuşmalarına kulak verelim. Bakalım bize neler anlatacaklar! Hangi sırlarını bizimle paylaşacaklar!
Şşşt sessiz olun! Duyuyor musunuz bakın nasıl da konuşuyorlar!
Dr. Faruk Kanger
Üsküdar 2013