"...O an sesler sanki yer altından geliyormuş gibi boğuk ve uzaktı. Bir anda uzayda yüzen bir kaplumbağa gibi hafiflediğini hissetti. Artık sesler de giderek uzaklaşmıştı. Görüntüler bulanıklaştı. Elleri ve ayakları boşluktaydı. Ciğerlerine çekip geri bıraktığı nefesini hissediyor ve kalp atışlarını duyuyordu sadece. Yeryüzünün tüm maddi gerçekliği bir halı gibi kaymıştı ayaklarının altından. Artık nerede olduğunun bir önemi kalmamıştı. Uzayda yüzen bir kaplumbağa için yerçekiminin ve trafik kurallarının bir anlamı yoktur. Nezaket icabı yapılan tüm incelikler uzayda başıboş dolaşıyordu. Birkaç sönmüş yıldız da vardı. Etrafında da eski sevgililer için yazılmış ucuz aşk şiirleri geziyordu harfler halinde. Sönmüş yıldızın etrafında döndükçe farklı kelimeler oluşturuyordu harfler. Anlamlı anlamsız cümleler ortaya çıkıyordu."
"Halil Emrah Macit bu ilk kısa romanında gerçeküstücü bir dil kullanıyor; ameliyat masasında bu kez şemsiye yerine Eylül'ün zor anları var."
Sabri Gürses