dindi fırtına
susadığım yarınları bırakarak ömrümün virâne
bahçesine
bu irkilmelerim hangi tufandan emanettir
infazım nerede?
meczupluğumu aşka çeviren zemheri
yeniden dökül bozkırlarda kuruyan şelâleme
unuttum bildiğim ne varsa
aklım; kayıp bir yolcu...
söz bitti
sustu hengâme
ellerimde koca bir hiç kaldı
buz tutmuş zihnimi terk edip tenha bir uçuruma
rüzgârları bağışla seherime
yakarışlarımı savurup kederin sancısıyla uytsan beni
ki ruhum! senin için hüzüngâhımda...