... AKP ile yandaşlarının ortadan kaldırdıklarını övünerek söyledikleri "askeri vesayet"in (!) yerini apaçık bir şekilde "kindar dinsel vesayet" almıştır. Ayrıca muhafazakâr demokratlık gibi kendi içinde çelişkili bir kavram gündeme sokulmuştur. Oysa "muhafazakârlık" ile "demokratlık" asla bağdaşmaz. "Ya muhafazakârsınızdır ya da demokrat. İkisi bir arada olmaz."
... Kadına yönelik şiddete ilişkin artan farkındalık ve duyarlılıktan söz ediliyor ama her yüz kadınımızdan 39'u hâlâ "eşleri tarafından dövülmeyi normal" bulabiliyor. Bu oran genç kızlarımızda yüzde 63'lere kadar çıkabiliyor.
... Laik Cumhuriyet'in kadınları tarikat ve cemaatlere saygılarını ifade eden; Kur'an kurslarına yaş düzenlemesi kaldırılırken 4+4+4 projesi ile lâik ulusal eğitim yok edilirken kamu kuruluşlarına sözde "türban özgürlüğü" getirilirken susanları; 31 Ekim'de TBMM'ne meydan okunurken gerici AKP iktidarına can suyu verenleri; ayrıca "türbanın" Genel Kurula girmesini "Bir özgürlük meselesi ve demokrasi adına çok büyük bir kazanım olarak değerlendirip en üst kademeden "mutluluk duygularını" dile getirenleri asla bağışlamayacaktır.
... Türkiye'de yaşanan bu ve benzeri tüm çirkin olaylarda nedense hep ünlü ozanımız Ataol Behramoğlu'nun aşağıdaki dizelerini anımsıyorum:
Türkiye üzgün yurdum güzel yurdum.
Harlı bir ateş gibi derinde yanan
Haramilerin elinde bunalan...
Türkiye üzgün yurdum güzel yurdum.
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek sanıldığı yerde başlayan