Her zaman söylerim; "Tarsus'un 1950 öncesi günlük yaşamının gelenin gidenin tarihini berberler 1950 sonrasını eczacılar yazmalı" diye... Sevgili Orhan Kır bunu çok güzel yapmış. Göde Şaka-i Tarsusi'de Tarsus adına unutulmuş unutulmaya yüz tutmuş pek çok değeri alıp hak ettiği şekilde bir kitaba toplamayı başarmış. Üstelik daha evvel Tarsus literatürüne kattığı pek çok eserinde olduğu gibi kendine has üslubu ile bir şehrin sadece taştan ve betondan olmadığını bir kez daha göstermiş.
Kitabın her satır ve her cümlesi sadece Tarsus'u yaşamış birinin dilinden dökülmemiş; usta bir kalemin hünerli ellerinde adeta yeniden hayat bulmuş. Espri ve ironi ile zenginleştirilen cümleler ikinci ağızdan olsa bile ritmini ve canlılığını yitirmiyor. Yer yer ayrıntıya giriş sebebi olarak pek çok malumatı tarih adına kayıt altına aldığı da gözden kaçmıyor.